Hipertansiyon ve koroner arter hastalığı (KAH) arasında güçlü bir ilişki bulunmaktadır ve özellikle yaşlı populasyonda bu iki hastalığın bir arada görülme sıklığı yüksektir. Her iki hastalık da dünya genelinde morbidite ve mortalitenin önde gelen nedenleri arasında yer almaktadır. Hipertansiyon, tüm yaş, cinsiyet ve etnik gruplarda iskemik kalp hastalığı gelişimi açısından en sık bağımsız risk faktörü olarak bildirilmektedir. Kan basıncındaki artışın KAH riskini artırdığı gösterilmiştir, ancak sistolik ve diyastolik kan basıncının KAH gelişimi üzerindeki etkisi yaş gruplarına göre farklılık göstermektedir. Genç hastalarda diyastolik kan basıncı yüksekliği daha sık görülürken, yaşlı hastalarda sistolik kan basıncı yüksekliği daha yaygındır. Ayrıca, gençlerde diyastolik kan basıncının iskemik kalp hastalığı ile daha yakından ilişkili olduğu, yaşlılarda ise sistolik kan basıncının KAH açısından daha önemli bir belirteç olduğu gösterilmiştir. Sistolik kan basıncında her 20 mmHg veya diyastolik kan basıncında her 10 mmHg artışın KAH riskini iki katına çıkardığı belirtilmektedir. Bu risk artışı için hastaların hipertansif olmalarına (kan basıncı >140/90 mmHg) gerek yoktur. Hipertansiyon ve KAH arasındaki ilişki, renin-anjiyotensin-aldesteron sistemi ve sempatik sinir sistemi aktivasyonu gibi çeşitli patofizyolojik mekanizmalarla açıklanmaktadır. Aterosklerotik hastalık, inflamasyon, sitokinler, serbest radikaller, lipidler ve diğer faktörlerin etkileşimi sonucu gelişir. Bu etkileşim sonucunda endoteldisfonksiyon, damarlarda hipertrofi ve kompliyans azalması meydana gelir. Hipertansiyonun kendisi de vasküler yapıda kalınlaşma ve sertleşmeye neden olur. Bu nedenle hipertansiyon aslında bir vaskülopati olarak kabul edilebilir.(AI)