Hipertansiyon, kan basıncının regülasyonunda bozukluk olan bir durumdur. Bu hastalığın tek bir etiyoloji veya patofizyolojik mekanizma sorumlu tutulamaz çünkü birçok genetik ve çevresel faktörün etkileşimi sonucu ortaya çıkar. Kan basıncının kontrolü, böbrekler, santral sinir sistemi, periferik sinir sistemi, vasküler endotel ve adrenal gland arasındaki karmaşık etkileşimle sağlanır. Bu organlardaki herhangi bir aksama hipertansiyon patofizyolojisinin konusu olabilir. Hipertansiyonun genetik kökenli olduğu düşünülen vakaların %30-50'si olduğu tahmin edilmektedir. Genetik faktörlerin yanı sıra çevresel faktörler de kan basıncını etkiler. Aile içi çalışmalarda hipertansiyonun diğer aile fertlerinde de gelişme riskini artırdığı gösterilmiştir. Kan basıncı, kalp debisi ve periferik direnç arasındaki ilişkiyle belirlenir. Esansiyel hipertansiyonlu hastalarda genellikle periferik direnç artışı sorumludur. Vasküler endotel, hipertansiyon patofizyolojisinde önemli bir rol oynar ve vasküler yapının sağlığını korur. Bu nedenle hipertansiyonun etiyolojisi ve patofizyolojisi üzerine yapılan çalışmalar, hastalığın önlenmesi ve tedavisi açısından büyük önem taşır.(AI)
Atıf Sayısı :