İntrakranial Patolojilere Bağlı Bulantı Ve Kusma
Anahtar Kelimeler
Bu makalede, intrakraniyal patolojilere bağlı olarak ortaya çıkan bulantı ve kusma üzerinde durulmaktadır. Bulantı, genellikle rahatsız edici bir psişik durum olarak tanımlanan ve epigastrik bölgede hissedilen hipersalivasyon, kardiak ritm bozuklukları ve pupil dilatasyonu gibi otonomik belirtilerle birlikte görülen bir durumdur. Kusma ise bulantının habercisi olabileceği gibi tek başına da ortaya çıkabilir.Bulantı ve kusmanın patofizyolojisi, medulla oblongata'nın dördüncü ventrikül tabanında bulunan area postrema adlı kemosensitif yapıyla ilişkilidir. Area postrema, kan-beyin bariyeri bulunmadığı için kandaki emetik ajanları tespit edebilir ve bu bilgiyi kusma refleksini uyarmaktan sorumlu olan nukleus traktus solitariusa iletebilir. Hipotalamus, limbik sistem ve area postremadan gelen uyarılar, nukleus traktus solitarius tarafından değerlendirilerek kusma mekanizmasının başlatılıp başlatılmayacağına karar verilir.İntrakraniyal basınç artışı sendromuna bağlı olarak ortaya çıkan bulantı ve kusma da ele alınmaktadır. İntrakranial basınç normalde ≤15mmHg'dir ve ≥20mmHg patolojik olarak kabul edilir. Beyin parankimi, BOS ve kanın oluşturduğu intrakranial yapı, sert kafatası tarafından korunmaktadır. Herhangi bir bileşen hacmindeki değişiklikler, intrakranial basınçta yükselmelere neden olabilir. İntrakranial kitleler, apseler, hematomlar gibi patolojik durumlar, intrakranial basınçta artışa yol açabilir.Sonuç olarak, intrakraniyal patolojilere bağlı bulantı ve kusma, area postrema ve nukleus traktus solitarius arasındaki kemosensitif mekanizmaların etkileşimi sonucu ortaya çıkar. İntrakranial basınç artışı sendromu da bulantı ve kusmaya neden olabilir. Bu konuların daha iyi anlaşılması, bulantı ve kusma tedavisinde multidisipliner bir yaklaşımın benimsenmesini gerektirmektedir.(AI)
Atıf Sayısı :