Teknolojinin gelişmesiyle birlikte laparoskopik cerrahi, karaciğer cerrahisinde de sıklıkla kullanılan bir yöntem haline gelmiştir. Laparoskopik cerrahi, daha az ağrı, daha az kanama, kısa hastanede kalış süresi, düşük komplikasyon oranı ve iyi kozmetik sonuçlar gibi avantajlara sahiptir. Ancak, öğrenme sürecinin uzun olması, akut kanamalarda zorluklar yaşanması, taktil uyarı kaybı ve karaciğerin palpe edilememesi gibi dezavantajları da bulunmaktadır. İlk laparoskopik karaciğer rezeksiyonu 1991 yılında yapılmış ve teknolojik ilerlemelerle birlikte minimal invaziv karaciğer cerrahisi daha da gelişmiştir. Şu anda donör hepatektomi dahil olmak üzere birçok cerrahi prosedür minimal invaziv yöntemlerle uygulanabilmektedir. 2007 yılında yayınlanan bir seri çalışma, laparoskopik karaciğer cerrahisinin giderek artan bir şekilde uygulandığını göstermiştir. Bu yöntemlerin sadece benign hastalıklara değil, malign hastalıklara da uygulanabildiği görülmüştür. 2015 yılında yayınlanan bir konsensüs toplantısı sonuçları da laparoskopik karaciğer cerrahisinin dünya genelinde hızla yayıldığını ortaya koymuştur. Karaciğer rezeksiyonları, minimal invaziv cerrahi için ciddi bir adım olarak kabul edilmektedir.(AI)