Antimikrobiyal direnç, günümüzde halk sağlığını tehdit eden en önemli sorunlardan biridir. Özellikle çoklu ilaç direncine sahip mikroorganizmalar, toplumda ve hastane ortamlarında tehlike oluşturmaya başlamıştır. Antibiyotiklere karşı geliştirilen mutasyonel adaptasyonlarla mikroorganizmalar daha güçlü hale gelmekte ve hayatta kalma şanslarını artırmaktadır. Aslında mikroorganizmanın antimikrobiyal direnci doğal bir fenomendir, ancak insan ve hayvan sağlığı hizmetlerinde, tarım uygulamalarında ve çevrede yoğun antimikrobiyal maruziyet antimikrobiyal direnci yönlendirici bir etkiye sahiptir. Mikroorganizmalardaki direnç mekanizmalarının biyokimyasal veya genetik temeli hakkında daha fazla bilgiye ihtiyaç vardır. Böylece, yeni ve alternatif tedavi çalışmalarının geliştirilmesi daha mümkün olacak ve antimikrobiyal direnç sorununa farklı yaklaşımların kullanımı sağlanabilecektir. Bu derlemede, antimikrobiyal direnç sorunu ve dirence neden olan mekanizmalar hakkında detaylı açıklamalar yapmayı amaçlamaktayız.Antibiyotiklerin çağı, mucize ilaç penisilin ile başlamış ve o zamandan beri birçok antibiyotik geliştirilmiştir. Bununla birlikte, antibiyotiklerin sürekli kullanımı, kendi kendine tedavi ve hastane enfeksiyonlarına maruz kalma gibi nedenlerle ilaç direnci gösteren mikroorganizmalar sıkça bildirilmekte ve çoklu ilaç direncine sahip suşlar son yıllarda büyük bir sorun olmuştur. Antimikrobiyal ajanlar, farklı hedefler kullanarak mikroorganizmalarda sidal veya statik etkiler göstermektedir. Mikroorganizmalar da farklı tipte mekanizmalar kullanarak antimikrobiyal ajanları aşmaya çalışmaktadır. Bu hedefler ve mekanizmaların özet bir diyagramı Şekil 1'de sunulmuştur.Genel olarak, antimikrobiyal direnç (AMR), mikroorganizmaların çeşitli antimikrobiyal ajanların varlığında hayatta kalma yeteneği olarak tanımlanabilir. Bu ajanlar, doğal, yarı sentetik veya sentetik olabilen antibiyotikler, dezenfektanlar veya gıda koruyucuları olabilir. Örneğin, β-laktam antibiyotikler veya glikopeptidler hücre duvarı sentezinde inhibe edici etkilere sahipken, makrolidler veya tetrasiklinler protein sentezinde, sülfonamidler metabolik yolakta, polimiksinler ve daptomisin bakteriyel membranda, fluorokinolonlar ve rifampin nükleik asit sentezinde etkilidir. Bir çalışmada, 2050 yılına kadar antibiyotik direnci nedeniyle yaklaşık 300 milyon erken ölüm ve yaklaşık 100 trilyon dolarlık ekonomik kayıp olacağı tahmin edilmektedir. Bu olay bir dizi direnç mekanizması tarafından tetiklenmektedir. Ayrıca, sık ve yanlış kullanım, kendini tedavi etme ve hastane enfeksiyonlarına maruz kalma gibi faktörler de antimikrobiyal direncin artmasına katkıda bulunmaktadır. Bu nedenle, antimikrobiyal direnç sorununa çözüm bulmak için yeni ve alternatif tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi gerekmektedir.(AI)
Atıf Sayısı :