1980'lerde ticaret küreselleşmesi ve 1990'larda sermaye hesabı küreselleşmesi dünya ekonomisinde büyük bir değişime yol açtı. Ticaret ve finansal akışların artması, özellikle gelişmekte olan ülkelerde, özellikle de ortaya çıkan ülkelerde geçici yüksek büyüme oranlarına neden oldu. Öte yandan, çoğu gelişmekte olan ülke aynı dönemde finansal krizler, döviz kuru çöküşleri, büyük borç sorunları ve gelir eşitsizlikleri ile karşı karşıya kaldı. 2000'lerden sonra dönem, ABD'nin \"araç para işi\" nde ana tedarikçi olarak ABD dolarının ve karmaşık finansal ürünlerin hakimiyeti nedeniyle bazı ekonomistler tarafından \"Bretton Woods II\" sistemi olarak adlandırılmaktadır. 2008 konut kredisi krizi, temel olarak \"finansal ponzi şeması\" nın isteği nedeniyle var olan, Büyük Buhran'dan sonra dünya ekonomisini finansal ve ticaret bulaşma kanalları aracılığıyla etkileyen en kötü ekonomik çalkantı olmuştur. Başlangıçta, en çok etkilenen ülkeler, yüksek düzeyde gelişmiş finansal piyasalara sahip olan gelişmiş ülkeler olmuştur. Daha sonra, gelişmiş dünyadaki ekonomik sorunlar, gelişmekte olan pazar ülkelerinde ekonomik yavaşlamaya yol açmıştır. Günümüzde, bazı gelişmiş ülkeler yavaş toparlanma belirtileri gösterirken, gelişmekte olan pazar ülkeleri yabancı ve iç talep eksikliği nedeniyle ekonomik yavaşlamalar, yüksek işsizlik oranları ve çıktı açıklarıyla karşı karşıyadır. Aslında, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerdeki üretim süreçlerinin değişen yapısı gibi, yaşlanan nüfuslar, adaletsiz gelir dağılımı, küreselleşmenin yararlananları ve yararlanmayanları arasındaki çatışmalar ülkelerin önünde başka sorunlardır.Orta gelir tuzağı, gelişmekte olan ülkelerin perspektifinden yukarıda bahsedilen sorunları tartışmak için uygun görünen nispeten yeni ve popüler bir kavramdır. Bu terim, Gill ve Kharas (2007) tarafından ilk kez \"Doğu Asya Rönesansı\" adlı kitaplarında ortaya atılmış ve gelişmekte olan ülkelerin yüksek gelirli ülke grubuna katılamama yeteneksizliğini ifade etmektedir. Bu tuzağın yaygın olarak kabul edilen açıklaması, gelişmekte olan pazar ülkelerinin düşük ücretli ülkelere karşı geleneksel endüstrilerde rekabet güçlerinin azalması ve teknoloji, yenilik ve insan sermayesi eksikliği nedeniyle yüksek katma değerli teknolojik ürünler üretememeleridir. Bu iki kısıtlama, onların \"Orta Gelir Tuzağı\" na sıkışmalarına neden olmuştur.Mevcut literatürde, Orta Gelir Tuzağından kurtulmanın yolları ve bu tuzağa düşmekten kaçınmanın stratejileri üzerine birçok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalar, gelişmekte olan ülkelerin rekabetçiliklerini artırmak, teknoloji ve inovasyon kapasitelerini geliştirmek, insan sermayesini güçlendirmek ve ekonomik çeşitlendirme politikaları uygulamak gibi çeşitli öneriler sunmaktadır. Ancak, Orta Gelir Tuzağından kurtulmanın her ülke için farklı bir süreç olduğu ve tek bir çözümün tüm ülkeler için geçerli olmadığı da vurgulanmaktadır. Bu nedenle, her ülkenin kendi koşullarına ve önceliklerine uygun stratejiler geliştirmesi gerekmektedir.(AI)
Atıf Sayısı :