Bu çalışmanın amacı, özellikle Almanya ve İtalya'da ortaya çıkan faşist hareketlerin yükselişinin nedenlerini Marksist dünya görüşü tarafından belirlenen farklı bakış açılarına dayanarak anlamaktır. Faşizmin kavramsallaştırılmasının metodolojik zorlukları göz önüne alındığında, kısmi yaklaşımların yetersizliğine dikkat çekmek gerekmektedir. Faşizmin ortaya çıkışının ekonomik, sosyal, psikolojik ve ideolojik yönleri genellikle ayrıştırılıp izole bir şekilde analiz edilmektedir. Örneğin, irrasyonel felsefenin ideolojik temelleri, faşizmin irasyonel eylemlerini meşrulaştıran irasyonel felsefenin iradesi ve eylemi öne çıkarmaktadır. Bu felsefe, hayatı kontrol etmediğini, tam tersine hayatın zihni kontrol ettiğini, tarihteki büyük şeylerin zekanın ürünü olmadığını, kahraman irade olduğunu, hakları koruyanın düşünce değil, sürü içgüdüsü veya ırksal sezgi olduğunu ve büyüklüğün fiziksel ve ruhsal engelleri aşma isteğinin üstesinden gelindiğinde elde edileceğini iddia etmektedir. Bu irrasyonalite, iki zıt ancak duygusal olarak uyumlu eğilimi birleştirmiştir: (a) millete tapınma, (b) büyük adama tapınma. Ayrıca, Darwinizm'in doğal seçilim ilkesinin güçlülerin hayatta kalması şeklinde topluma uyarlandığı, pozitivizme karşı çıkan tarihçiliğin ortak insan doğasını reddettiği, faşist ideolojinin önemli temellerini oluşturur. İrrasyonalite ve canlılık felsefesinin, tarihsel ve entelektüel kökleri Fransız Devrimi'ne kadar uzanan, faşizm koşullarında gelişen emperyalist genişleme temelini oluşturduğu söylenebilir. Örneğin, Schelling, Schopenhauer ve Kierkegaard'ın irrasyonalitesi ve Diltley, Simmel, Spengler, Scheler, Klages, Jünger ve Rosenberg'in canlılık felsefesi, faşist ideolojinin felsefi temelleri açısından önemli bir yer tutmaktadır. Ancak, faşist ideolojinin temelini oluşturan tüm bu felsefi akımlar hakkında verilen tüm bu örnekler, faşizmin yükselişinin nedenlerine dair bilgi vermez. Bu nedenle, bu felsefi akımların tümünün faşist ideolojinin temellerini oluşturduğu bir sonuç olduğu söylenebilir. Faşizmin sınıf oluşumuyla ilgili boyutları (küçük burjuvazinin sosyal taşıyıcısı olması), fenomenolojisi (ideolojisi, örgütlenmesi ve güç yapısı) ve işlevi, bütüncül bir sosyal teori bağlamında ele alınmalıdır. Bu çalışmada, Komünist Enternasyonal'in ilk yedi (7) kongresi ve toplantısında faşizmin yükselişi üzerine teorik tartışmalar ele alınmaktadır.(AI)
Atıf Sayısı :