Bu bölümde, kadınların başarılı yaşlanmasının kör noktalarını incelemek amaçlanmaktadır. Dünya nüfusu giderek yaşlanmakta ve süper yaşlanma olarak adlandırılan toplumlar ortaya çıkmaktadır. 2019 yılında, 703 milyon kişi 65 yaş ve üzerindeydi ve bu rakamın 2050 yılına kadar 1.5 milyara ulaşması beklenmektedir. Yaşlı nüfusun artışı, özellikle yaşlı kadınların nüfusundaki artıştan kaynaklanmaktadır. Kadınların doğumda beklenen yaşam süresi, erkeklere göre 4.8 yıl daha fazladır ve bu fark gün geçtikçe artmaktadır. Bu fark, uzun yaşamak ile kaliteli yaşam arasındaki farkı araştırmayı gerektirmektedir. Kadınların sosyal konumları, rolleri, fiziksel farklılıkları ve biyolojik özellikleri, erkeklerle karşılaştırıldığında farklı sorunlara neden olabilir. Kadınların fiziksel yapısındaki farklılıklar, spor, günlük aktiviteler, hareket özgürlüğü ve giyim konusunda bazı kısıtlamalara neden olabilir. Kadınlar biyolojik olarak erkeklerden farklıdır ve menstruasyon, hormonal değişiklikler, doğum sonrası biyolojik değişiklikler, genital sistem enfeksiyonları, adet öncesi ve sonrası vücutta meydana gelen değişiklikler, menopoz öncesi ve sonrası değişiklikler yaşam kalitesini etkileyebilir. Bu etkilerin erkeklerde görülmemesi günlük yaşam aktivitelerinde farklılıklara neden olur. Kadınların göğüs yapısını korumak için sütyen kullanma gerekliliği, adet dönemi için ped kullanımı ve ilişkili genital bölge tahrişleri, akıntı, yanma, kızarıklık, alerjik reaksiyonlar aktif hareketleri sınırlayabilir. Kadınların normal yaşamlarında meydana gelen fizyolojik, biyolojik ve psikolojik faktörler nedeniyle iş-yaşam dengesi ve iş-aile dengesi yaşlanma sürecini önemli ölçüde etkiler. Bu zorluklar nedeniyle kadınlar, kadın olmaktan kaynaklanan bazı kısıtlamalarla karşı karşıya kalmaktadır. Bu kitap bölümü, kadınların başarılı yaşlanmasının kör noktalarını belirlemeyi amaçlamaktadır.(AI)
Atıf Sayısı :