An Introspection In Nation-state Branding: A Search For Legitimacy Between Theory And Practice On Equality Experiences In Social Modernization
Bu bölümde, Uğur Ünal tarafından kaleme alınan \"Ulusal Devlet Markalaşmasında Bir İçgörü: Sosyal Modernizasyonda Eşitlik Deneyimleri Üzerine Teori ve Uygulama Arasında Bir Arayış\" başlıklı makale incelenmektedir. Makalede, toplumların her zaman eşitlikten uzak olduğu ancak insanlık tarihi boyunca eşitsizliği azaltmak veya ortadan kaldırmak için sayısız deneme yapıldığı belirtilmektedir. Bu nedenle, günümüzdeki sosyal hareketler ve gruplar, geleneksel toplumlarda doğal olarak var olan güç, servet ve prestij eşitsizliklerini azaltmak veya ortadan kaldırmak için temel yollar arayan çoklu seçenekli mekanizmalar olarak örgütlenmeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda sosyal tabakalaşma teorisi, sosyolojik eşitsizlik olgusu ile siyasi eşitlik talebi arasındaki gerilimi araştırmaktadır. Makalede, sosyal ilişki yapılarını yeniden üreten işlemleri ortaya çıkarmak, ne kadar doğal görünseler de, sosyolojinin en temel rehberlik işlevi olduğu vurgulanmaktadır. Günümüzdeki sözde demokratik toplumlarda, tüm insanların eşit yaratıldığı ilkesine dayanan ontolojik eşitlik, politik yapılandırmanın hedeflediği temel idealdir. Fırsat eşitliği ve koşullar ve sonuçlar açısından eşitlik gibi diğer eşitliklerin elde edilmesi, sosyal ve siyasi çatışmanın temel nedenlerinden biridir. Bu nedenle, sınıf, cinsiyet, ırk, kabile ve yaş gibi sosyal tabakalaşma ile ilgili farklılaşmalar hakkında herhangi bir tespitte bulunmadan önce, eşitlik kavramının taşıdığı çeşitli anlamları anlamadan mümkün değildir. Tüm demokratik toplumların temel çelişkisi olarak, eşitlik ve eşitsizlik sorunlarının özel bir araştırma konusu olarak büyük ilgi uyandırmasının temel altında yatan nedeni belirlemek mümkündür.Bu çelişki, ekonomik düzen ile siyasi düzen arasında yaşanmaktadır. Bilindiği gibi, ekonomik düzen, rekabetin eşitsizliği ve malzeme kaynaklarının kullanımı yoluyla varlığını sürdürebilir. Bunun aksine, siyasi düzen, vatandaşların temel siyasi eşitlik taleplerine dayanmaktadır. Bu nedenle, toplumsal refahı ve ekonomik rekabeti uzlaştırmak, tüm liberal toplumların karşılaştığı bir sorundur.Ancak, kalıcı ve mutlak bir eşitliğe ulaşmak son derece sorunludur. Tüm insan ilişkilerinde, otorite ve güç sorunu içinde yavaşça gelişen bir eşitsizlik ortaya çıkar. Eşitlikçilik, sosyal değişim adına gerçekleştirilen sosyal hareketlerin temel prensibidir. Ancak, ne kadar arzu edilse de, sosyal eşitsizliği tamamen ortadan kaldırmak mümkün değildir. Ancak, Fransız ve Amerikan Devrimleri ile birlikte eşitlik talebinin artması gibi nedenlerle, eşitlik ve eşitsizlik sorunlarının özel bir araştırma konusu olarak büyük ilgi uyandırdığı söylenebilir.(AI)
Atıf Sayısı :