Bu bölümde, Philippe Van Parijs'in dünya genelinde mümkün olduğunca çok insan tarafından öğrenilmesini savunduğu İngilizce'nin bir lingua franca olarak kullanılması fikrine karşı çıkanların argümanlarına değinilmektedir. Pascale Casanova, Anna Wierzbicka ve Yukio Tsuda gibi isimler, İngilizce'nin yayılmasını kabul etse de, bu durumun diğer dilleri konuşan insanları dezavantajlı bir konuma sokacağını ve onları \"hakimiyet\" altına alacağını savunmaktadır. Wierzbicka, İngilizcenin araştırmacılar tarafından benimsenmesi durumunda, her şeyin İngilizce'nin kavramsal gözlükleriyle görüleceği ve özel sorunların özgünlüğünün gizleneceği bir tehlike olduğunu öne sürmektedir. Son olarak, Tsuda, İngilizcenin hakimiyetinin, İngilizceyi ana dili olarak konuşanların ayrıcalıklı bir küresel yönetici sınıfı oluşturacak kadar büyük bir ayrımcılık olduğunu iddia eden Robert Phillipson'a katılmaktadır. Metinde, İngilizcenin yükselişinin demokrasi üzerinde nasıl bir etkisi olduğu ve süperçeşitlilik ve çokdillilik gibi faktörlerin demokrasinin uygulanmasında nasıl bir rol oynadığı tartışılmaktadır.(AI)
Atıf Sayısı :