Bu kitap, 21. yüzyılda süper-çeşitlilik ve vatandaşlık konularını ele almaktadır. Süper-çeşitlilik fenomeni, farklı toplumlardan gelen çeşitli sosyo-kültürel ve etnik kökenlere sahip göçmen grupların sürekli olarak göç etmeleri ve yerleşmeleri sonucunda ortaya çıkar. Bu süreç, dünya genelinde özellikle kentsel alanlarda çok çeşitli bir nüfusa yol açar. \"Süper\" sıfatı, çeşitlilik içindeki çeşitliliği vurgulamak için kullanılır.Büyük şehirler genellikle yeni göçmenlerin birincil giriş noktalarıdır ve genellikle topluma entegrasyonun başladığı ve birçok büyük şehrin göçü kimliklerinin temel bir unsuru olarak gördüğü yerlerdir. Ancak, giderek artan sayıda şehirde, nüfusun yarısından fazlası göçmen kökenli olduğu için, bu şehirler artık \"çoğunluk-azınlık\" şehirleri olarak adlandırılmaktadır. Avrupa'da, Amsterdam, Brüksel, Londra, Berlin veya Paris gibi şehirler için bu zaten gerçeklik haline gelmiştir. Şehirlere göç etmek, başlı başına yeni bir olgu olmasa da, küreselleşme süreci ve daha hızlı ve ucuz ulaşım imkanlarının mevcut olması, daha fazla insanın daha sık ve daha uzak mesafelere hareket etmesini teşvik etmiştir. Diğer süper-çeşitli toplumlar ise, tarihlerinin bir sonucu olarak kültürel çeşitlilikleriyle şekillenmiştir. İstanbul'un çeşitli nüfusu, öncelikle tarihine kök salmış olup, 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ulusal ve uluslararası göç akımlarıyla şekillenmiştir.Farklı sosyo-etnik ve göçmen gruplar, kültürel geçmişlerinden dolayı farklı kavramları ve kimlikleri taşırlar. Bu kitap, süper-çeşitlilik ve vatandaşlık konularında teorileri ve uygulamaları ele alarak, bu çeşitliliğin yönetimi ve vatandaşlık kavramının nasıl yeniden tanımlanabileceği konusunda bir perspektif sunmaktadır.(AI)
Atıf Sayısı :