İklim değişikliği, dünya üzerindeki tüm canlıları, hayvanları ve insanları etkiler. Küresel ısınma nedeniyle meydana gelen değişiklikler, ekonomimizi, elde ettiğimiz gıdanın miktarını ve kalitesini, göller ve denizlerdeki canlıların göçlerini, her gün bulmaları gereken yiyecekleri ve bu yaratıkların tür çeşitliliğini etkiler. Küresel ısınmanın yanı sıra, yaşamı etkileyen diğer önemli bir konu da kirliliktir. İnsanlar, ekonomilerini hızla geliştirirken doğayı kirletmeyi bir öncelik olarak düşünmemişlerdir. Gemiler, deniz rotalarını kısaltmak için büyük kanallar açmış ve o güne kadar bir arada bulunmayan canlıları tanıtmıştır. Bunlardan bazıları, geldikleri yerlerde yerli türleri yok etmeyi seçmiş, yeni bölgelere yerleşmiş, çoğalmış ve yerli türleri tüketmiştir. Bu türleri istilacı türler olarak adlandırdık. İklim değişikliği, kirlilik, göçler ve istilacı türler olsun, ekosistemdeki bu değişikliklerin hepsi insanlar ve onların kararları tarafından neden olunur.Denizlerimizde zaman zaman farklı renklerde aşırı alg büyümesi, zaman zaman Dikili'de gözlemlenen Sargassum büyümeleri, İzmir Körfezi'nde deniz marulu aşırı büyümesi ve İzmit Körfezi ve Marmara'daki bazı kıyı bölgelerinde zaman zaman tespit edilen deniz kızılcığı gibi olaylar, doğada yüz binlerce yıldır çok doğal bir süreç olarak spontane olarak işleyen döngülerdir. Bu tür aşırı büyümeler ve dengesizlikler, kirlilik olmayan ve ekosistemin dengede olduğu yerlerde yoğun bir şekilde gözlenmezken, son 30 yıldır kirlilik nedeniyle denizlerde sık sık gözlenen aşırı büyüme dikkat çekmektedir. Kirlilikle birlikte, ölü denizanası, siyanobakteri nedeniyle köpürme, deniz marulu, deniz yosunu, ölü balık ve son olarak zaman zaman kıyılarımızda gözlenen mukus da bu doğal süreçlere ek olarak gözlemlenmektedir.Bazı aşırı büyümeleri yanlış değerlendiriyoruz. Örneğin, tamamen farklı bir tür olan Sargassumun, Meksika Körfezi'nde görülen deniz yüzeyini kaplayan koyu yosundan farklı olduğunu ve Dikili'deki deniz bitkisinin dalları arasındaki kabarcıkların oksijenle dolu olduğunu bilmeliyiz. Meksika Körfezi'ndeki gibi, bu yosunun zararlı toksik özellikleri yoktur. Bu bitkinin dalları arasında bebek deniz kaplumbağaları, küçük balıklar ve yengeçler saklanır. Büyük avcı balık türleri, parlak güneş ışığından saklanmak için bir süre Sargassum tabakalarının altında kalmayı tercih eder. Deniz kuşları, denizi kaplayan bu dallara konarak yiyecek arar. Bazı taban yaşamı yaratıklarının larvaları, daha fazla yiyecek için yaşamlarının ilk aşamasında yüzeye çıktıklarında, bir sığınak battaniyesi şeklinde denizi kaplayan dallar arasında saklanmayı tercih eder. Küçük yaratıklar için koruyucu bir örtü olan bu saklanma yeri, akıntılar ve rüzgarlar tarafından içeriğiyle birlikte sahile vurur. Sahile vurduğunda, kumda yaşayan yaratıklar için yiyecek olur ve bitkiler için gübre olur.Başka bir örnek: Posidonia oceanica (Linnaeus) Delile, 1813 ve deniz marulu Ulva spp. ve Enteromorpha spp. küçük ıstakoz yavruları, yengeçler ve küçük balıkların saklanma yerleridir. Yüksek besin maddesi içeren bölgelerde, bu bitkiler aşırı ürer. Bazı balık türleri özellikle bu bölgelere gelir ve yumurtlarını bırakır. Daha büyük avcı türleri de besin ve av açısından zengin olan bu bölgelere gelir. Akdeniz'in endemik türleri olan deniz çayırları, deniz sedimentine ve deniz ekolojisinin sağlıklı olmasına büyük katkı sağlar. Denize girdiğimizde, aslında bu yaratıkların evi olan deniz ortamında misafiriz ve onlar da ev sahibidir. Ev sahibinin üreme alanlarını yok etmek, onu evinden kovmak ne kadar doğru? Turizmi etkilediği için sargassum, deniz salyası ve deniz marulu toplamak ne kadar doğru?Bir diğer çevre felaketi olarak adlandırdığımız olay ise deniz salyasıdır. Yapışkan, köpüklü, sümüksü mukus maddesi, mikro ölçekte birçok canlı için sığınak alanı, beslenme ortamı sağlar. Deniz salyası, deniz ekos(AI)
Atıf Sayısı :