COVID-19 salgını, akut solunum yolu sendromu olarak seyreden ve solunum yolu bulguları gösteren bir hastalıktır. Bu hastalık, koronavirüs-2 (SARS-CoV-2) olarak bilinen virüsün neden olduğu ve tüm dünyada hızla yayılan bir pandemiye yol açmıştır. COVID-19'un tanısı için kullanılan polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) testinin duyarlılığı düşük olabilirken, toraks bilgisayarlı tomografi (BT) bulguları hastalığın ciddiyeti açısından daha duyarlıdır. Malign hastaların COVID-19 seyriyle ilgili yapılan çalışmalarda, komplikasyon oranlarının, yoğun bakım yatışlarının ve mortalitenin normal popülasyona göre daha yüksek olduğu görülmüştür. Özellikle hematolojik ve akciğer maligniteleri olan hastalar, hastalığı daha ağır geçirme ve ölüm riski açısından en yüksek risk grubunu oluşturur. Bu nedenle, malign hastaların korunması ve viral hastalığın erken teşhis edilmesi büyük önem taşır. COVID-19 salgınıyla birlikte, torasik maligniteye sahip hastaların tıbbi bakımı, tedavi ve takip süreçleri etkilenmiştir. Hastalığın semptomları, tedavi yan etkileri ve radyolojik görüntüleme özellikleri, COVID-19 ile benzerlik gösterdiğinden, bu hastalar viral hastalık açısından şüpheli olgu olarak kalmışlardır. Bu durum, hastaların sık sık karantina altına alınmasına ve tedavi gecikmelerine neden olmuştur. Bu çalışmanın amacı, torasik tümörler ve akciğer metastazları olan hastalarda COVID-19 ayırıcı tanısı için hekimleri yönlendirebilecek klinik ve radyolojik özelliklere değinmektir. Toraks BT, COVID-19 hastalığının tanısında ve izleminde önemli bir rol oynamaktadır. Bununla birlikte, hastalığın erken dönemlerinde ve hafif vakalarda göğüs radyografileri ve BT bulguları normal olabilir. COVID-19'a bağlı pnömonisi olan hastaların akciğer grafilerinde en sık olarak bilateral yerleşimli infiltrasyonlar görülür. Bu bilgiler, torasik tümörlü hastaların COVID-19 pnömonisini önlemek ve hastaları korumak için bireyselleştirilmiş bir yönetim yaklaşımının gerekliliğini vurgulamaktadır.(AI)