Bu bölümde, metabolik aktif dokuların sürekli bir oksijen kaynağına ihtiyaç duyduğu ve oksijenin dokulara kan kapillerleri aracılığıyla taşındığı belirtilmektedir. Anjiyogenez, yeni kan damarı oluşumunu ifade eden bir fizyolojik süreçtir ve bir dokunun metabolik aktivitesi ile doğru orantılıdır. Hemodinamik faktörler, vasküler ağların canlılığı ve damar duvarlarının yapısal adaptasyonları için önemlidir. Anjiyogenez, embriyo gelişimi, ovaryan siklus, endometriyum oluşumu ve yara iyileşmesi gibi süreçlerde devam eder. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde kanser, kardiyovasküler hastalık, körlük, artrit, AIDS komplikasyonları, diyabet ve Alzheimer gibi pek çok sağlık sorununun anjiyogenez ile ilişkili olduğu belirtilmektedir.Dolaşım sistemindeki kan ile ortam ve kan damarları arasında yer alan endotel hücrelerinin önemli bir organ olduğu ifade edilmektedir. Bu hücreler, kanın akış değişikliklerine, esnemeye, dolaşan maddelere ve inflamatuar aracılara yanıt verirler. Arterlerin duvarları adventisya, medya ve intima tabakalarından oluşur. Arterler, kanın akışına katkıda bulunurlar ve arterioller kan akışına karşı direncin ana bölgesidir. Kapillerler ise arteriyollerden ayrılarak dokulara oksijen ve besin taşır. Kapillerlerin duvarları tek bir endotel hücre tabakasından oluşur ve vücuttaki tüm kapiller duvarlarının toplam alanı büyüktür. Endotel hücreleri arasındaki bağlantılar organlara göre değişiklik gösterir ve bazı durumlarda bu bağlantılar açılabilir.Bu bölümde, dolaşım sisteminin yapısal özellikleri ve anjiyogenezin önemi üzerinde durulmaktadır.(AI)
Atıf Sayısı :