Bu bölümde, kanser kemoterapisi ile kalp yetmezliği arasındaki ilişki incelenmektedir. Kalp yetmezliği, kardiyak disfonksiyonun neden olduğu bir sendromdur ve dispne, yorgunluk ve periferik ödem gibi belirtilerle kendini gösterir. Kalp yetmezliğinin nedenleri arasında genellikle kardiyovasküler hastalıklar, hipertansiyon ve kalp kapak hastalıkları yer alırken, bazı durumlarda kardiyotoksik ilaçların kullanımı da kalp yetmezliğine yol açabilir. Kemoterapotik ajanlar, kanser hastalarında yaşam süresini artırmada önemli etkilere ve faydalara sahip olmasının yanı sıra kan basıncı değişiklikleri, tromboz, EKG değişiklikleri, aritmi, miyokardit, perikardit, MI, KMP ve kalp yetmezliği gibi kardiyak yan etkilere neden olabilir. Bu bölümde, kemoterapotik ajanlara bağlı gelişen sol ventrikül disfonksiyonu ve kalp yetmezliğinin patogenezi, izlemi ve tedavisi tartışılmaktadır. Kemoterapiye bağlı kardiyotoksisite, kanser hastalarının yaşam süresinin artmasıyla birlikte önemli bir sorun haline gelmiştir. Birçok kemoterapotik ajan, kardiyovasküler sistem üzerinde yan etkiler gösterebilir. Kemoterapiye bağlı klinik kalp yetmezliği insidansı %1-5 arasında değişmektedir. Asemptomatik sol ventrikül disfonksiyonu ise %5-20 oranında görülebilir. Kemoterapiye bağlı kardiyotoksisite iki tip olarak sınıflandırılır: tip 1 kardiyotoksisite doza bağımlıdır ve kalıcı miyokard hasarına neden olurken, tip 2 kardiyotoksisite doza bağımsızdır ve genellikle geri dönüşümlüdür.(AI)
Atıf Sayısı :