Antikanser Tedavi Sırasında Gelişen Aşırı Duyarlılık Reaksiyonları Ve Yönetimi
Anahtar Kelimeler
Bu makalede, kemoterapötik ilaçlara bağlı olarak gelişen aşırı duyarlılık reaksiyonları ve yönetimi ele alınmaktadır. Bu reaksiyonlar, ilaçların terapötik kullanımını sınırlayan ve potansiyel olarak ölümcül etkilere sahip olabilen durumlardır. Hastalar, ilaca maruz kaldıkça ilaca karşı duyarlı hale gelir ve bu da aşırı duyarlılık reaksiyonlarının gelişimine yol açar. Aşırı duyarlılık reaksiyonları, Gell ve Coombs tarafından doku hasarı mekanizmalarına göre dört gruba ayrılmıştır. Klinik olarak, tedavi sırasında başlangıç zamanına bağlı olarak ani ve gecikmiş tip aşırı duyarlılık reaksiyonları şeklinde ikiye ayrılır. Ani reaksiyonlar genellikle IgE aracılı bir mekanizma tarafından indüklenir ve ilaç uygulamasından sonra 1-6 saat içinde ortaya çıkar. Bu reaksiyonlar genellikle ürtiker, anjiyoödem, konjunktivit, rinit, bronkospazm, gastrointestinal semptomlar, anafilaksi veya anafilaktik şok gibi izole semptomlar şeklinde ortaya çıkar. İnfüzyon reaksiyonları en sık olarak taksanlar, platin grubu ilaçlar, pegile lipozomal doksorubisin, asparaginaz, prokarbazin, etoposid, bleomisin, sitarabin ve iksabepilon gibi kemoterapötik ajanlarda görülür. Bu reaksiyonlar genellikle \"aşırı duyarlılık reaksiyonları\" olarak adlandırılırken, bazılarının immünolojik mekanizması kan veya deri testi ile gösterilebilen alerjik reaksiyonlara yol açar. Risk faktörleri arasında ilaç allerjisi öyküsü, solunum disfonksiyonu, obezite ve kadın cinsiyet bulunmaktadır. Aşırı duyarlılık reaksiyonları tek bir organ sistemini etkileyebileceği gibi, multiorgan tutulumu ve anafilaksiye yol açarak hayati tehlike oluşturabilir. Semptomlar arasında ciltte kızarıklık, kaşıntı, döküntü, kalp hızı ve kan basıncında değişiklikler, nefes darlığı, göğüs ağrısı, ateş, titreme, bulantı, kusma, hipoksi, nöbet, baş dönmesi ve bayılma yer alır.(AI)
Atıf Sayısı :