İntrakraniyal anevrizma, beyin damarlarında meydana gelen bir hastalıktır ve ciddi sonuçlara yol açabilir. Bu hastalık genel popülasyonda %3 oranında görülür ve yaş, cinsiyet ve etnik kökene bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Anevrizma, arter duvarının elastik yapısının bozulması ve kaybı sonucu oluşur. Anevrizma oluşumunda ve ilerlemesinde inflamasyon sürecinin önemli bir rolü olduğu düşünülmektedir. İnflamasyon, arter duvarında lokal matriks kaybı ve inflamatuar süreçleri içerir. Bu süreçte lökositler, kompleman faktörleri, immünoglobulinler ve sitokinler gibi bileşenler yer alır. Anevrizma oluşumunda makrofaj kaynaklı matriks metalloproteazlarının (MMP 2 ve 9) önemli bir rolü vardır. Bu enzimler arter duvarındaki düz kas hücrelerinin disfonksiyonuna ve ekstrasellüler matriksin dejenerasyonuna neden olur. Sonuç olarak, arter duvarında zayıflık oluşur ve yüksek tansiyon gibi hemodinamik süreçler anevrizmatik genişlemeye yol açar. İnflamasyon teorisini destekleyen bir başka bulgu ise aspirin kullanımı ile anevrizma rüptürü arasındaki ilişkidir. Anevrizması olan hastaların haftada 3 kez aspirin kullanması, anevrizma rüptürünü önemli ölçüde azaltabilir. İntrakraniyal anevrizmalar genellikle sporadik olarak ortaya çıkar, ancak bazı hastalarda genetik mirasın etkisi vardır. Ailede anevrizması olan hastalarda anevrizma sıklığı daha yüksektir. Otozomal dominant polikistik böbrek hastalığı, Ehlers-Danlos tip IV, fibromüsküler displazi ve Marfan sendromu gibi genetik bozukluklar anevrizma gelişimine neden olabilir. Risk faktörleri arasında otozomal dominant polikistik böbrek hastalığı, aile hikayesi, kadın cinsiyet ve ileri yaş yer alır. Sigara kullanımı da anevrizma oluşumunu artırabilir.(AI)