Varikosel, spermatik kord içerisindeki venlerin anormal bir şekilde genişlemesi olarak tanımlanan bir durumdur. Genel olarak popülasyonda %15 oranında görülen varikosel, primer infertilite olgularının %30-40'ında ve sekonder infertilite olgularının %85'inde görülmektedir. Sol gonadal venin sol renal vene dik olarak açılması ve daha yüksek hidrostatik basınca sahip olması nedeniyle sol tarafta varikosel insidansı daha yüksektir. Varikosel ile ilişkili infertilite etyolojisi tam olarak anlaşılamamış olsa da, oksidatif stresin önemli bir rol oynayabileceği düşünülmektedir. Oksidatif stres, reaktif oksijen ürünleri ile antioksidan kapasite arasındaki dengenin bozulması olarak tanımlanır. Birçok çalışma, oksidatif stresin sperm hücre membranı ve DNA'sında hasara neden olduğunu ve bu durumun spermiyogenez ve sperm motilitesinin azalmasına yol açtığını göstermiştir. Oksidatif stresi tetikleyen mekanizmalar arasında skrotal hipertermi, metabolit reflüsü, testis hipoksi ve kadmiyum birikimi yer almaktadır. Skrotal hipertermi, varikoselli erkeklerde retrograd akım nedeniyle skrotal ve intratestiküler sıcaklığın artmasına ve buna bağlı olarak spermatozoa ve lokositlerde daha fazla reaktif oksijen ürünlerinin oluşmasına yol açar. Metabolit reflüsü, varikoselli erkeklerde retrograd akımın olduğunu ve adrenal ve renal metabolitlerin testislere zarar verebileceğini gösteren radyolojik çalışmalarla ilişkilendirilmiştir. Testiküler hipoksi, varikoselli ratlarda testis dokusunda hipoksi-indüklenebilir faktör-1α (HIF-1α) ekspresyonunun artmasına neden olur. Bu durum, testis dokusunda apopitozisin hızlanmasına yol açabilir. Kadmiyum birikimi de varikosel ile ilişkilendirilen bir mekanizmadır. Sonuç olarak, varikosel ile ilişkili infertilite etyolojisi tam olarak anlaşılamamış olsa da, oksidatif stresin önemli bir rol oynayabileceği düşünülmektedir.(AI)