Activation Of Inflammatory Signaling Pathways In Metabolic Syndrome: Changes In Adipokines And Cytokines
Metabolik sendrom (MetS), glukoz intoleransı, dislipidemi, merkezi obezite, hipertansiyon, insülin direnci, hiperinsülinemi ve mikroalbuminüri gibi metabolik anormalliklerin bir kombinasyonudur. Bu risk faktörleri, kardiyovasküler hastalık gelişimi riskini artırır. MetS olan bireylerin Tip 2 Diyabet Mellitus (T2DM) geliştirme riski beş kat daha fazladır ve kardiyovasküler hastalıklar geliştirme riski iki kat daha fazladır. Ayrıca, MetS tanısı konulan bireylerde polikistik over sendromu, non-alkolik yağlı karaciğer hastalığı, safra kesesi taşı, uyku bozuklukları, astım ve meme, kolorektal, pankreas kanseri gibi bazı kanser türleri ve tüm nedenlere bağlı ölüm riski daha yüksektir. MetS gelişiminin tam olarak anlaşılamayan mekanizması, kilolu/obezite, beslenme alışkanlıkları, genetik yatkınlık, fiziksel aktivite eksikliği, ırk/etnisite, hormon dengesizlikleri, inflamasyon ve kronik düşük dereceli inflamasyon ile ilişkilendirilir. Karın obezitesi ve insülin direnci, MetS patofizyolojisinin temel nedenleri olarak düşünülmektedir. İnsülin direnci, insülin hedef dokularının insüline uygun şekilde yanıt verememesi sonucu tetiklenir ve obezite ve T2DM'ye yol açar. MetS ile birlikte sistemik düşük dereceli inflamasyon, karaciğer, hipotalamus, yağ dokusu, iskelet kasları ve pankreas gibi farklı organlarda bildirilmiştir. Son zamanlarda, MetS'yi takip eden kronik düşük dereceli inflamatuar durumun, MetS'nin gelişimi ve patofizyolojik sonuçları için bir risk faktörü olduğu düşünülmektedir. Yağ dokusu, biyoaktif maddeler salgılayan bir endokrin organ olarak görev yapar. Bu maddelerin anti-inflamatuar ve pro-inflamatuar aktiviteleri vardır. Yağ dokusunun düzensizleşmesi, düşük dereceli kronik inflamasyona neden olur. Çalışmalar, düşük dereceli kronik inflamasyonun bazı metabolik bozuklukları indüklediğini ve bu durumun obeziteye bağlı hastalıklara katkıda bulunduğunu göstermiştir. Son zamanlarda, MetS'li bireylerde artmış serum ferritin, akut faz protein ve IL-1α, IFN-γ gibi pro-inflamatuar sitokin düzeylerinin sağlıklı kontrollere göre daha yüksek olduğu bulunmuştur; ancak serum IL-10 gibi anti-inflamatuar sitokin düzeyi hastalarda daha yüksektir, ancak iki grup arasında anlamlı fark yoktur. Bu bölümde, inflamasyon, insülin direnci, inflamatuar biyobelirteçler ve MetS ile ilişkileri tartışılacaktır. Ayrıca, inflamatuar sitokinlerin MetS'nin erken teşhisi için biyobelirteç olarak ortaya çıkma potansiyeli değerlendirilecektir.(AI)
Atıf Sayısı :