Proteinler, amino asitlerin peptit bağları ile birleşerek oluşturdukları makromoleküllerdir. Bu yapılar, karboksilik asit, alkol, tiyol, tiyoester, karboksiamit gibi farklı fonksiyonel gruplar içerir ve hücrelerin kuru ağırlığının %50'sini oluşturur. Proteinlerin her organizmada bulunması, hücrelerin yapı ve fonksiyonları için ne kadar önemli olduklarını gösterir. Proteinler, farklı özellikler gösterir ve bu özellikler, amino asit dizilimlerinin farklı olmasından kaynaklanır. Bu dizilimler, hücrenin genetik bilgisi olan DNA üzerindeki genlerde kaydedilir. Genlerin ifade edilmesiyle sentezlenen proteinler, biyokimyasal reaksiyonları katalizler, biyomoleküllerin hücre içinde ve hücreler arasında taşınmasını sağlar, depolanır, sinir uyarılarının iletilmesine katkıda bulunur, büyüme kontrolünü sağlar ve mekanik destek ve hareket sağlar. Amino asitler, proteinlerin yapı taşlarıdır. Doğada birçok amino asit bulunmasına rağmen, sadece 20 tanesi proteinlerin yapısında yer alır ve DNA tarafından kodlanır. Amino asitler, karboksil ve amino gruplarını içeren bileşiklerdir. Protein yapısında bulunan amino asitlerin tamamı α-karbon atomuna bağlı bir amino grubu, karboksil grubu ve bir yan grup içerir. Bu yan gruplar, proteinlerin farklı özelliklerini belirler. Amino asitlerin üç boyutlu yapısı ve stereokimyası, bu özelliklerin daha iyi anlaşılabilmesi için önemlidir. Amino asitlerin çoğunda α-karbon atomuna dört farklı grup bağlıdır ve bu nedenle kiral merkez olarak adlandırılır. Ancak, glisin amino asidinde bu simetri yoktur ve kiral merkezi bulunmaz. Proteinlerin yapısı ve fonksiyonları, içerdikleri fonksiyonel gruplarla birlikte tek başına veya diğer biyolojik makromoleküllerle etkileşerek karmaşık yapılar oluşturarak gerçekleştirilir.(AI)