Bu bölümde, otonom sinir sistemi ve hormonların kalp ve damar işlevlerinin düzenlenmesindeki önemi üzerinde durulmaktadır. Kan basıncı, kan kimyası ve plazma osmolaritesi gibi faktörler sürekli olarak kontrol edilir ve bu kontrol reseptörler aracılığıyla gerçekleştirilir. Merkezi sinir sistemi, periferik reseptörler ve nörohumoral sistemi ile etkileşim halindedir. Bu etkileşim sayesinde kan basıncı ve hacmi, doku perfüzyonunu sağlamak için sürekli olarak kontrol altında tutulur. Kalp ve dolaşım üzerinde zararlı etkisi olan biyolojik moleküllerin aşırı üretiminin kalp yetmezliğinin patogenezinde önemli bir rol oynadığı bilinmektedir. Adrenerjik sempatik sinir sistemi ve renin anjiyotensin aldosteron sistemi, kalp debisinin idamesini sağlamak için çalışır. Ancak bu sistemlerin aşırı aktivasyonu, kalp yetmezliği ve damar hasarının artmasına neden olabilir. Bu nedenle, natriüretik peptitlerin aktivasyonu önemlidir. Kalp, sadece doku perfüzyonunu sağlayan bir pompa değildir, aynı zamanda endokrin işlevi olan bir organdır. Kalp içi basınç ve hacim artışı, natriüretik peptitlerin salgılanmasına yol açar. Bu peptitler, su ve sodyum dengesinin düzenlenmesinde önemli bir rol oynar. ANP ve BNP, bu peptitlerin en önemli örnekleridir. ANP atrial basınç artışına bağlı olarak kısa süreli patlamalar halinde salgılanırken, BNP ise ventriküler basınç veya hacim artışına bağlı olarak salgılanır. Bu peptitler, cGMP yoluyla hücresel etkilerini gösterir ve su ve sodyum dengesinin düzenlenmesinde önemli bir rol oynarlar.(AI)
Atıf Sayısı :