Günümüzde kanser, önemli bir sağlık sorunu haline gelmiştir ve tedavi seçeneklerinin artmasıyla kanser hastalarının sağ kalımında iyileşme sağlanmıştır. Ancak, kanser tedavisinde kullanılan ilaçların yan etkileri, ciddi morbidite ve mortaliteye neden olmaktadır. Bu yan etkiler arasında en sık görülenlerden biri kardiyovasküler hastalıklardır. Tromboembolik hastalıklar da kardiyovasküler hastalıklar arasında önemli bir yer tutar ve tanı ve tedavi yaklaşımlarının dikkatli bir şekilde yapılmasını gerektirir.Tromboembolik hastalıklar arteriyel veya venöz tromboz ve venöz tromboemboli (VTE) şeklinde ortaya çıkabilir. Arteriyel tromboz nadir görülse de, genellikle antrasiklinler ve taksan ve platin içeren kemoterapi ajanları ile tedavi edilen metastatik meme, pankreas, akciğer ve kolorektal kanser hastalarında görülür. Kanser hastalarının %20'sinde venöz tromboz ve VTE görülme riski vardır ve bu risk kanser olmayanlara göre 4-7 kat daha fazladır. Son yıllarda kullanılan yeni kemoterapi ajanlarının trombojenik potansiyeli yüksek olduğu için VTE insidansı artmaktadır. VTE, pulmoner emboli (PE) ve derin ven trombozu (DVT) şeklinde kendini gösterebilir.Kanser tedavisi gören hastalarda tromboembolik hastalıkların tanısı için klinik değerlendirme önemlidir. Pulmoner emboli tanısı için hastalardaki test öncesi olasılığın değerlendirilmesi gerekmektedir. Nefes darlığı, göğüs ağrısı, presenkop, senkop ve hemoptizi en sık görülen semptomlardır. Fizik muayene ve elektrokardiyografi gibi testler de tanıya yardımcı olabilir. D-dimer testi, akut tromboz durumunda artar ve PE ve DVT'yi dışlamak için kullanılabilir.Tromboembolik hastalıkların tanı ve tedavi yaklaşımları, kanser hastalarında dikkatli bir şekilde yapılmalıdır. Bu hastalıkların erken tanısı ve uygun tedavi ile morbidite ve mortalite riski azaltılabilir.(AI)