Bu metinde, geriatri biyokimyasına yaklaşımın önemi ve yaşlanmanın vücut sistemleri üzerindeki etkileri üzerinde durulmaktadır. Metinde, 2050 yılına gelindiğinde dünya nüfusunun %16'sından fazlasının 65 yaşın üzerinde olacağına dikkat çekilmektedir. Yaşlı nüfusun sorunlarıyla ilgilenmek için klinik biyokimyasal kaynaklara daha fazla ihtiyaç duyulacağı belirtilmektedir. Yaşlanma sürecinde vücut sistemlerinde fonksiyonel değişiklikler meydana gelir ve birçok organın işlevi kademeli olarak azalır. Ancak, çoğu zaman bu değişiklikler önemli bir fonksiyonel rezerv olduğu için klinik bir sonuç doğurmaz. Bu nedenle, yaşlanmanın sonuçları olan biyokimyasal ve fizyolojik değişiklikler ile hastalığa işaret eden faktörler arasında ayrım yapmak önemlidir. Yaşlı bir hastada yapılan biyokimya testinin sonucunun genç bir kişiden farklı olması, bazı patolojilerin var olduğu anlamına gelmez. Bu nedenle, yaşlılarda biyokimyasal ölçümlerin yorumlanması için yaşa bağlı referans aralıklarının belirlenmesi gerekmektedir. Metinde ayrıca yaşa bağlı fizyolojik değişikliklerin genel olarak gözlemlenebilen birçok vücut sistemi için geçerli olduğu ve bu değişikliklerin farmakokinetik, beslenme ve organ işlevleri açısından önemli olduğu vurgulanmaktadır.(AI)
Atıf Sayısı :